Yük
- Yüsra Bildik
- 4 gün önce
- 1 dakikada okunur
Hafızlık yaparken okulumuzdan kursa giden yolda dik ve yorucu bir yokuş vardı. Hani hepimizin bildiği çıkarken nefes nefese kaldığımız yokuşlar var ya işte onlardan birisi. Aslında servisle gidip geliyorduk ama okul kursuna kaldığımız için çoğunlukla yürüyorduk. Hafızlık yaparken kitap okumaya ve günlük yazmaya çok vaktim kalmıyordu. O zamanlar roman okumayı çok seviyordum, derslerin yoğunluğundan romanlarda ki farklı hikayelere yolcu olmak hem hoşuma gidiyor hem de zihnimi dağıtmama yardımcı oluyordu.
Okumak için tek vaktim okuldaki teneffüsler ve öğle arasıydı. İstediğim bütün kitapları o gün okuyamayacağımı bilsem de hepsini çantama koyuyordum. Bazılarının kapağını bile açamıyordum çünkü tek vaktim teneffüslerdi ama yine de her gün götürüyordum. Okuldan kursa dönüşte yokuşu çıkarken zorlanıp çok yorulsam bile kitapları taşımaktan keyif duyuyordum. Çünkü onları yük olarak görmüyordum.
Hayatımızda da bu şekilde etrafımızdaki insanlar, yaptığımız işler, gittiğimiz okul vb. ne zaman ki seversek o zaman yük olmuyor. Sevgimizin kaynağı muhabbetten geliyor. Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı görmek için gittiğiniz mesafe sırtınıza yük değildir aksine keyif verir. Günümüzde bu kadar yorulmamızın insani ilişkilerden bu kadar uzak durmamızın sebebi muhabbetsizlik . Sevmediğimiz işleri sırf çıkarlarımız uğruna sırtımıza yük edip yorgun bir yolcu oluyoruz. Karşılaştığımız insanlarla karşı karşıya gelince muhabbetlerimiz birbirini etkiliyor muhabbet frekansı oluşuyor. Tasavvuf’ta inikas olarak geçiyor. Biz fark etmesek bile etkileniyoruz. Yüklerimiz fazla olunca muhabbetlerimiz eksik kalıyor, emanet olan vücudumuz yoruluyor. Hayatımızda kısa, yükler fazla. Yüklerimizi azaltıp muhabbetlerimizi artırmamız gerekiyor. Bunun yolu da salih bir çevre ve saliha insan olmaktan geçiyor.
Comments