Çağın insanı varoluşunun özünü oluşturan çınarı göremeyerek büyük bir yanlıştan kurtulduğu düşüncesi ile uyutulmuş çınarı beslemek için köklerine akıntıya kürek çekercesine bir yolculuk yapmaya çalışırken karşısına çıkan materyalist düşünceleri hakikat sanarak ve nefsine hoş gelen düşünceleri putlaştırarak asıl kökte olan hakikatin ışığını, varoluşun anlamını görmezden gelerek; perdenin arkasını göremeden, köklere inemeden, çınarın gövdesine doğru yolculuk etmeye çalışır. Elinde başkasından başkası yoktur. Gövdede yükselmeye çalışırken çağın dayatmalarından olan hız ve haza tutulur ve hız - haza ayak uydurulup mesafe alamadan oracıkta (özde değil sözde) inşaya başlar. Damarlarındaki kanda bile başkasından başkası olmadığı halde bu inşa çabası boşunadır ama hâlâ bunun farkında değildir. Hız ve haz ile yola koyulduğu inşası çınarı göklere yükseltmez aksine kökleri ile bağının kopması sebebiyle çınarı kökten kurutur ve ruhunu uyutur. Çağın insanını Eflatun'un Mağarasına hapseder, konfor alanından çıkarak gölgelerin gerçek manasını anlamasına mâni olur. Mağaradan çıkanlar mağaradakilere hakikatin ışığını gösterene kadar onlar mağarada kalırlar. Mağaradan çıkmak için bize hakikatin ışığını, ruhumuzun hakikatini gösterecek mağaradan çıkma cesareti gösteren özgürlere, öncülere ve hakikat yolculuğu yapacak aşka susamış ruhlara ihtiyaç vardır. Geriye bu hakikat yolculuğu için sabır ve sebat göstermek kalır. Varoluşumuzun hakikatini bulacağımız, aşk ile yol alacağımız, hakikate varacağımız bir yolculuk yapmak niyazı ile.
top of page
TAHAYYÜL AKADEMI

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan Tahayyül Akademi platformuna hoş geldiniz. Tahayyül ne demek ?, içeriğinde neler gizli ? öğrenmek istiyorsanız bizi ziyaret edin. Eğitim, kitap analizi, alıntılar ve kültür içerikli yazılarımıza şimdi göz atmaya ne dersiniz ?. Tahayyül Akademi hayatımıza başka bir anlam kattı, çünkü tutkularımızı ve düşüncelerimizi sadık okuyucularımızla paylaşmaktan keyif alıyoruz. Okuyun ve tadını çıkarın. www.tahayyulakademi.com
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz
Ara
Güncelleme tarihi: 30 Mar
Nefisle Mücadelenin İlacı
Gelin tacı ismini nasıl almıştır kitap evvela ona bakalım. Gelinden kasıt Allah'ın veli kullarıdır. Şazeliyye tarikatından olan dervişlere Allah'ın gelinleri unvanı verilirmiş, kitap ismini buradan almıştır.
Yazar bu kitabıyla Allah'a hakkıyla kulluk etmenin yollarını, kalbini Allah’a bağlamanın ve Onun rızasını kazanmak için nefis terbiyesinden geçeceğini, nasihat ve öğütleriyle bize anlatmıştır. Kendisi de tasavvufa sonradan girmesi sebebiyle kitabı okurken yabancılık çekmeyecek ve sözlerinin samimiyetiyle kitabın sayfaları arasında muhteşem bir yolculuğa çıkacaksınız.
Şimdi kitabın içeriğine geçelim, öncelikle yazarın nasuh tövbe için verdiği örnek oldukça ilgimi çekmişti şöyle ki:
‘’Günah işleyen bir kulun hali ocaktaki ateşin üzerine yeni konan bir toprak tencereye benzer. Bir saat sonra o tencerenin altı kararır, eğer altını hemen yıkarsak karalık kaybolur fakat defalarca ocağa konursa o karalık silinmez hale gelir ve ne kadar yıkasan da kâr etmez. Bizde günahlarımızın farkına varıp tekrarlanmasına tövbe edebilirsek kurtulanlardan oluruz’’
‘’Nefsimizi terbiye edebilirsek büyük cihatta bulunuruz diyor. Nefse bineğin gibi davran yoldan saptığında onu kırbaçla ve tekrar yola sok." diyerek nefis terbiyesine yön vermenin bizim elimizde olduğundan bahsetmiştir. Yine nefis için bir örnek verecek olursak:
‘’O arıya hem sokacağı bir iğne, hem de bal yapma kabiliyetini vermiştir. Bu yüzden o iki renklidir. Bal, arının faziletinin, iğnesi de gücünün ifadesidir. Böylece Allah nefsin heva ve hevesini gönülle, gönlün heva ve hevesini de nefisle kırmak istemiştir’’.
Hz. Lokman-ı Hâkim şöyle diyor:
Müminin iki kalbi vardır. Biri korku diğeri ise umuttur. Amellerin kabul edileceğini umar yahut reddedilmesinden korkar. Mümin umudu korkusuyla tartılsa birbirine denk gelir. Yani insan beyne'l -havf ve'r-reca (korku ve ümit) arasında olmalıdır. Yazarın bakışından bir örnek daha verecek olursak daha da iyi anlamış olacağız.
‘’Sen Allah ile çocuğun annesiyle olduğu gibi ol. Baksana anne çocuğu kovduğu halde her seferinde çocuk yine ona gelir. Çünkü çocuk sadece onu tanır, onu bilir ve ilacı devası ondadır’’ .
Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılırmış. Kapıyı ısrarla vurabilenlerden olmak duası ile.
İbni Ataullah el İskenderi'nin bu güzel nasihat ve öğütlerini kitapta okumuş olduk tavsiye edilen kitaplarım arasında sizin de istifade edeceğinize eminim.
VESSELAM...
Ramazan lütuf demektir, ihsan demektir; Allah'ın kullarına hediyesi demektir. Bu mübarek ay ile birlikte Kur'an inmeye başlamıştır.(Bakara/185) Kadir Gecesi bu ayın içerisindedir. Oruç bu ayda tutulmaktadır. Peygamberimizin Cebrail (as) ile Kuranı Kerim’i karşılıklı okumuşlardır. Teravi namazı bu ayda kılınmıştır, zekatın bu ayda verilmesi tercih edilmiştir, sadaka ve fitrelerin bu ayda verilmesi gibi birçok ibadet bu ayda yapılmaktadır. Bu yüzden bu ay çok önemlidir, eğer kıymetini bilirsek bin aydan daha hayırlıdır.
Ramazan denildiğinde ilk akla gelen aç kalmak, günü mükemmel sofralarda taçlandırmak olarak akla gelse de bu böyle değildir. Bu ay bizim için kendimizi tamir etme ayıdır. Sadece aç kalmak değil, bütün azalarımızı haramdan, yalandan, riyadan ve dedikodudan uzak tutma ayıdır.
Ramazanı ramazan gibi yaşamak gerekir. Bir ay olarak değerlendirip sonrasında terk edilmemelidir. Öncesinde Recep ve Şaban aylarıyla birlikte hazırlanmalıyız. Nasıl ki evimize çok önemli misafirler geldiğinde tozlanmış kirli evlerimizi temizliyor hoş tutmak için ikramlar güzel davranışlar sergiliyoruz. Ramazan'ı da güzel ağırlamalıyız ki asıl bayramımız ahirette en güzel şekilde olsun.
Ramazan bir cihattır ve sabır eğitimidir. Eğer sabredip oruç tutabilirsek açlık anahtarını kullanarak şükür makinamızı çalıştırmış ve böylelikle nefsimizi de terbiye etmiş olacağız. Yani bu ay kendimizin farkına varıp hatalardan dönme, Rabbime iyi bir kul olma, Kuran ile dost olma ve hayatımıza geçirme ayıdır.
Rabbim bizleri orucu kalıbı ve ruhu ile beraber yaşayanlardan ve oruçla dirilenlerden eylesin.
VESSELAM

bottom of page