top of page

TAHAYYÜL AKADEMI

Kişisel günlük

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan Tahayyül Akademi platformuna hoş geldiniz. Tahayyül ne demek ?, içeriğinde neler gizli ? öğrenmek istiyorsanız bizi ziyaret edin. Eğitim, kitap analizi, alıntılar ve kültür içerikli yazılarımıza şimdi göz atmaya ne dersiniz ?. Tahayyül Akademi hayatımıza başka bir anlam kattı, çünkü tutkularımızı ve düşüncelerimizi sadık okuyucularımızla paylaşmaktan keyif alıyoruz. Okuyun ve tadını çıkarın. www.tahayyulakademi.com

  • Instagram
  • Twitter
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz

Güncelleme tarihi: 1 gün önce

Çoğumuz Yunus Emre'yi ve Necip Fazıl'ı şiirlerinden tanırız. İkisi de şiirlerini Hak için yazmıştır. Yunus Emre 13.yy. şairlerimizden, Necip Fazıl 20.yy.şairlerimizdendir.


Necip Fazıl kendisinden yaklaşık 7 yy. önce yaşamış olan büyük şairimiz Yunus Emre'den oldukça etkilenmiş, Yunus Emre'yi hayatı boyunca mürşidi olarak görmüştür. Onun adına iki şiir, bir piyes yazmış ve konuşmalarında ondan bahsetmiştir.


‘’Yunus Emre (1926)’’ şiirinde piştiği bela kabında kendisini de kaynatıp adeta buhara benzetmesini yazmış, Yunus Emre'ye şöyle hitap etmiştir:


’’Kaç mevsim bekleyeyim daha kapında,

Bekletme Yunus'um, bozuldu bağlar.’


Mısralarından bir bekleyiş içinde olduğunu anlarız. ‘’Bizim Yunus ( 1972)’’ şiirinde de Yunus Emre'nin nefsini çelip ölüm dedikleri perdeyi deldiğini, ‘’Sayıları silip Bir'e yöneldiğini’’ yazarak onun hayatını şiire dökmüştür. Ve bu şiirde 'Bizim Yunus' diyerek Yunus Emre'yi ne kadar benimsediğini ve ona duyduğu muhabbeti özümsemiş oluruz.

SELAMETLE...


8 görüntüleme0 yorum

Güncelleme tarihi: 1 gün önce

Nefisle Mücadelenin İlacı


Gelin tacı ismini nasıl almıştır kitap evvela ona bakalım. Gelinden kasıt Allah'ın veli kullarıdır. Şazeliyye tarikatından olan dervişlere Allah'ın gelinleri unvanı verilirmiş, kitap ismini buradan almıştır.

Yazar bu kitabıyla Allah'a hakkıyla kulluk etmenin yollarını, kalbini Allah’a bağlamanın ve Onun rızasını kazanmak için nefis terbiyesinden geçeceğini, nasihat ve öğütleriyle bize anlatmıştır. Kendisi de tasavvufa sonradan girmesi sebebiyle kitabı okurken yabancılık çekmeyecek ve sözlerinin samimiyetiyle kitabın sayfaları arasında muhteşem bir yolculuğa çıkacaksınız.


Şimdi kitabın içeriğine geçelim, öncelikle yazarın nasuh tövbe için verdiği örnek oldukça ilgimi çekmişti şöyle ki:

‘’Günah işleyen bir kulun hali ocaktaki ateşin üzerine yeni konan bir toprak tencereye benzer. Bir saat sonra o tencerenin altı kararır, eğer altını hemen yıkarsak karalık kaybolur fakat defalarca ocağa konursa o karalık silinmez hale gelir ve ne kadar yıkasan da kâr etmez. Bizde günahlarımızın farkına varıp tekrarlanmasına tövbe edebilirsek kurtulanlardan oluruz’’


‘’Nefsimizi terbiye edebilirsek büyük cihatta bulunuruz diyor. Nefse bineğin gibi davran yoldan saptığında onu kırbaçla ve tekrar yola sok." diyerek nefis terbiyesine yön vermenin bizim elimizde olduğundan bahsetmiştir. Yine nefis için bir örnek verecek olursak:

‘’O arıya hem sokacağı bir iğne, hem de bal yapma kabiliyetini vermiştir. Bu yüzden o iki renklidir. Bal, arının faziletinin, iğnesi de gücünün ifadesidir. Böylece Allah nefsin heva ve hevesini gönülle, gönlün heva ve hevesini de nefisle kırmak istemiştir’’.


Hz. Lokman-ı Hâkim şöyle diyor:

Müminin iki kalbi vardır. Biri korku diğeri ise umuttur. Amellerin kabul edileceğini umar yahut reddedilmesinden korkar. Mümin umudu korkusuyla tartılsa birbirine denk gelir. Yani insan beyne'l -havf ve'r-reca (korku ve ümit) arasında olmalıdır. Yazarın bakışından bir örnek daha verecek olursak daha da iyi anlamış olacağız.

‘’Sen Allah ile çocuğun annesiyle olduğu gibi ol. Baksana anne çocuğu kovduğu halde her seferinde çocuk yine ona gelir. Çünkü çocuk sadece onu tanır, onu bilir ve ilacı devası ondadır’’ .

Kapıyı ısrarla vurana kapılar açılırmış. Kapıyı ısrarla vurabilenlerden olmak duası ile.

İbni Ataullah el İskenderi'nin bu güzel nasihat ve öğütlerini kitapta okumuş olduk tavsiye edilen kitaplarım arasında sizin de istifade edeceğinize eminim.

VESSELAM...

67 görüntüleme0 yorum

Ramazan lütuf demektir, ihsan demektir; Allah'ın kullarına hediyesi demektir. Bu mübarek ay ile birlikte Kur'an inmeye başlamıştır.(Bakara/185) Kadir Gecesi bu ayın içerisindedir. Oruç bu ayda tutulmaktadır. Peygamberimizin Cebrail (as) ile Kuranı Kerim’i karşılıklı okumuşlardır. Teravi namazı bu ayda kılınmıştır, zekatın bu ayda verilmesi tercih edilmiştir, sadaka ve fitrelerin bu ayda verilmesi gibi birçok ibadet bu ayda yapılmaktadır. Bu yüzden bu ay çok önemlidir, eğer kıymetini bilirsek bin aydan daha hayırlıdır.

Ramazan denildiğinde ilk akla gelen aç kalmak, günü mükemmel sofralarda taçlandırmak olarak akla gelse de bu böyle değildir. Bu ay bizim için kendimizi tamir etme ayıdır. Sadece aç kalmak değil, bütün azalarımızı haramdan, yalandan, riyadan ve dedikodudan uzak tutma ayıdır.

Ramazanı ramazan gibi yaşamak gerekir. Bir ay olarak değerlendirip sonrasında terk edilmemelidir. Öncesinde Recep ve Şaban aylarıyla birlikte hazırlanmalıyız. Nasıl ki evimize çok önemli misafirler geldiğinde tozlanmış kirli evlerimizi temizliyor hoş tutmak için ikramlar güzel davranışlar sergiliyoruz. Ramazan'ı da güzel ağırlamalıyız ki asıl bayramımız ahirette en güzel şekilde olsun.

Ramazan bir cihattır ve sabır eğitimidir. Eğer sabredip oruç tutabilirsek açlık anahtarını kullanarak şükür makinamızı çalıştırmış ve böylelikle nefsimizi de terbiye etmiş olacağız. Yani bu ay kendimizin farkına varıp hatalardan dönme, Rabbime iyi bir kul olma, Kuran ile dost olma ve hayatımıza geçirme ayıdır.

Rabbim bizleri orucu kalıbı ve ruhu ile beraber yaşayanlardan ve oruçla dirilenlerden eylesin.

VESSELAM


32 görüntüleme0 yorum

Akademimize katıldığınız için teşekkür ederiz!

İLETIŞIM

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Üniversite kampüsü
bottom of page