Bir yükü daha kaldırabilir mi insan, üstelik rastgele, sürpriz yahut irademiz dışında olan bir yük değil... Kendi kendimize yüklediğimiz bir yük. Öncekilerin izi silinmemişken sen de yüklen sende yüklen deyip talip olduğumuz bir yük...
Nedir peki o yük?
Boşluğu yüzlerce kelime doldurabilir kişisel torbalarımızdan lakin bu toplumsal sorun:
Irkçılık...
Ya da en özel haliyle kendi deyimimle göçmenfobik.
Yeni kelimeler çıkarma gibi bir amacım yok.
Beceremem de zaten.
Kendiliğinden dilimden döküldü bu başlık.
Nedir peki bu mesele!
Tanımlarına girmeyeceğim zira hepimizin yakından bildiği bir mesele.
Özellikle son yıllarda hatta son günlerde. Artık haber değeri taşımayıp, dikkat çekmeyen başlıklar/olaylar.
"Göçmen olduğu için sokak ortasında dövülen genç/ağır hakaretler ve küfürlere maruz kalan göçmen.
Amaç ne peki?
Nedir bu insanlığa sığmayan davranışlar?
Ülke savunması mı?
Yahut düşmana tepki mi?
İnsan sevdi mi kimseyle paylaşmak istemez, namahremden korur sevdiğini. Ülke de budur elbet. Tepkimiz olacak, elbette ki ülkemizi namahremden, düşmandan, kötüden koruyacağız.
Bugün bu yükü sırtlanmamızın temel sebebi de budur belki de…
Lakin niyet ne olursa olsun amel onu yansıtmadı mı bir önemi kalmaz. Tıpkı bugün bazılarımızın yaptığı gibi...
Tepki veriyoruz lakin kime karşı?
Ulu Önderimiz, Serverimiz Efendimiz aleyhisselatı vesselam olsa ne yapardı bunu bir düşünelim. Onun hayatından kendi hayatımıza yansımalar olsun. Ensar ve muhacir kardeşliğini tekrardan süzgecimize alalım.
Oturup bir daha düşünelim, şu sorularla sorgulayalım kendimizi?
Gayem ne?
Tepkim ne?
Tepkim kime?
Tepkim düşmanıma mı yoksa o düşman yüzünden mağdur olanlara mı?